|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Lohusalık ve Bebek |
|
|
Doğum Sonrası Korunma Yolları ve Yöntemleri
Doğum sonrası kadınların ilk 40 günlük
dönemi lohusalık (loğusalık) olarak adlandırılmakta olup bu dönemde vücut ve rahim eski
halini almaya çalışmakta ve gebelikte oluşan fizyolojik değişimler artık
yavaş yavaş gerilemeye başlamaktadır. Lohusalıkta enfeksiyon riskini
arttırmamak için ve iyileşmekte olan epizyotomi veya sezeryan dikişlerini
zorlamamak için cinsel ilişki tavsiye edilmemektedir.
Doğum sonrası ikinci bir gebelik için
ne kadar süre gereklidir?
Emzirme dönemi biten kadınların
en büyük endişesi gebe kalma korkusudur.Çok kısa bir sürede tekrar gebe
kalmak hem riskli ve hem de aile için yeni maddi-manevi bir yük olabileceği
için iyi bir korunma şarttır. Doğum şekli ister sezaryen ister normal
olsun; doğumlardan sonra vücudun toparlanması ve eski haline kavuşması için
genel olarak en az bir 18-24 ay süreyle yeni bir gebelik önerilmez. Ancak
bu 18-24 ay içinde vücut tam olarak kendini toparlayabilir, anne fizyolojik
olarak tekrar yeni bir gebelik için hazır hale gelebilir.
Süt korur diye bir inanış var,ne kadar
doğru ?
Emzirme ile birlikte beynin hipofiz bölgesinden yüksek miktarlarda
prolaktin hormonu salgılanır. Prolaktin hormonu da yumurtlamayı
baskılayarak gebe kalmayı engeller. Doğum sonrası süt vermeyenlerde 3
hafta, süt verenlerde ise 3 aydan sonra cinsel birliktelikte korunma
olmadığı durumlarda gebelik ihtimali artmaktadır.
Emzirmenin koruyuculuğu doğum sonrası ilk 3 ay etkilidir, fakat tam
koruyucu değildir.3’ünci aydan sonra bu koruyuculuk da gittikçe
azalmaktadır. Doğum sonrası yumurtlama genellikle 3. aydan sonra başlar ve
5-6. aylardan sonra normal periyoduna döner. Günde 5-6 kezden az olmayacak
şekilde emziren, bebeğin ek gıda oranı % 15'i geçmeyen ve adet görmeyen
lohusalarda, koruma % 75 gibi yüksek bir oranda olabilmektedir.
Doğum sonrası
(Normal veya Sezeryan )hangi korunma yöntemleri
tercih edilmelidir?
Lohusalık bitimiyle cinsel hayat başlamaktadır. Bu dönemden sonra anne
süt vereceği için en çok tercih edilen korunma yöntemleri; geri çekme (dışa
boşalma)
,prezervatif,spiral ,üç aylık iğneler ,minipilli (sadece progesteron içeren
haplar,ülkemizde henüz bulunmamaktadır)) ve kol cildi altına takılan implantlardır. Normalde kullanılan
doğum kontrol hapları ve aylık iğneler östrojen içerebilecekleri için
tercih edilmezler.
Spiral doğumdan sonra veya daha
ideal olarak 40 gün sonunda takılabilir. Takılacağı zaman adetli olmak
gerekmez.Adet gören hastalarda adetli takılması tercih edilir. Ancak rahim ağzında yara, vajinal enfeksiyon olmamalıdır.
Bakırlı veya progesteron hormonu içeren spiraller takılabilinir.
Erkeğin prezervatif uygulaması da uygun şekilde kullanıldığı zaman
epey yüksek bir koruma oranı sağlar, fakat yine de temkinli olunmalıdır.
Hormonal bir yöntem seçilecek ise en uygun olanı 3 aylık iğnelerdir.
Ülkemizde ‘Depo Provera’ ismiyle satılmakta ve aile planlaması
merkezlerinde de Sağlık Bakanlığı tarafından uygulanmaktadır. Süte herhangi
bir zararı yoktur ,3 ay koruma sağlar. Depoprovera'nın olumsuz yan
etkileri iğnelerin yapıldığı süre boyunca adet görememe, bazen akne,
göğüslerde gerginlik, iştaha bağlı kilo artışı, zaman zaman adet
düzensizlikleri şeklinde ara kanamalar ve depresyona meyildir. 3 ayda bir
tekrarlanır. İğnelerin yapımı bırakıldıktan sonra adetler uzun bir süre
düzensiz devam edebilir ve yumurtalıkların tekrar döllenmeye uygun yumurta
yapması 8-12 ayı bulabilir.
Ülkemizde satılmayan ‘minipilli’ olarak isimlendirilen sadece progesteron içeren haplar da diğer bir yöntemdir. 3 aylık iğnelere göre yan
etkileri çok daha azdır.Düzenli kullanmak gerekmektedir. Fakat ülkemizde
tedarik edilmesi çok zordur.
Son yıllarda gittikçe yaygın kullanılan bir yöntem olan cilt altı implantlar da doğum sonrası takılabilinmektedir. Küçük bir cerrahi işlem
gerektiren bu korunma yönteminin en büyük dezavantajı ise maliyeti ve
devamlı progesteron salınmına bağlı yan etkileridir.
Bilinen ve yaygın kullanılan klasik doğum kontrol hapları hem estrojen
hem de progesteron içerirler. Progesteronun anne sütüne her hangi bir
zararları olmazken estrojenler anne sütünü azaltır ve süt ile bebeğe
geçebilirler. Bu yüzden emzirme döneminde doğum kontrol hapları önerilmez.
Aylık iğneler de doğum kontrol hapları gibi östrojen hormonu
içerdikleri için aynı sebeplerden dolayı emziren annelere tavsiye
edilmezler.
Doğum sonrası tüplerimi bağlatmam
doğru olur mu?
Doğum sonrası artık kesinlikle yeni
bir çocuk istemeyen ve 35 yaşın üzerindeki kadınlarda babanın da rızası
ile tüplerin bağlanmasının herhangi bir sakıncası yoktur.
Tüp ligasyonu işlemi doğum sezeryan
ile olmuş ise , ailelerin önceden işlem için rızalarını belirtir imza
vermeleri durumunda ameliyat sırasında da yapılabilir.Annenin yaşı uygun ve
başka bir bebek arzulamıyor ise veya 3 kez sezaryen olmuş ve bebeklerinin
hepsi sağlıklı ise yaşının bir önemi olmaksızın sezeryan işlemimi sırasında
tüp ligasyonu uygulanabilmektedir. Tüplerin bağlanması normal doğumdan
sonra ilk 5 gün içinde veya doğumdan 40 gün sonrasından itibaren aile
planlaması kliniklerinde laporoskopi veya minilaparotomi denilen küçük bir
kesi yardımıyla da yapılabilinmektedir.
Tüplerin bağlanması durumunda geriye dönüş yok denecek kadar az olduğu
için çiftler çocuk istememe konusunda kesin kararlı olmalıdırlar. Tüplerin
bağlanması ayrıca adet düzensizlikleri, cinsel fonksiyonlarda azalma ve
kasık ağrısı gibi şikayetler yaratmaz.
Tüpleri bağlatmanın
ardından gebe kalma riskim var mı ?
Tüplerin
bağlanması (tüp ligasyonu) %100 gebelikten korunmayı garanti
etmemektedir.Nadir de olsa tüp ligasyonunun ardından gebelik görülebilir.
10.000 tüp ligasyonu
yapılan hastada oluşturulan çalışmada 11 gebelik saptanmıştır.Bu nedenle
tüp ligasyonu ardından gebelik oranı %0.11’dür.Bu nadir vakalarda tüpler
yeniden uç uca gelip yumurta hücresinin döllenip rahme yerleşmesine olanak
vermektedir.Bu gebeliklerin bir kısmı tüplerdeki harabiyet nedeniyle
ektopik(dış) gebelik olarak görülür.Tüp ligasyonu ardından uzun süre (10
yıl) geçtiğinde gebelik oranı hafif artmaktadır.
Tüpleri
bağlattıktan sonra yeniden gebelik istenirse yeni bir cerrahi girişim
gereklidir.Yapılacak bu cerrahi operasyon gebelik garantisi
içermemektedir.Bu nedenle bu operasyon yerine Tüp Bebek uygulaması sıklıkla
önerilmektedir.
Bunların dışında doğum sonrası başka
hangi yöntemler kullanılabilinir?
Ülkemizde en çok uygulanan yöntem
geri çekme veya ‘coitus interraptus’ denen yöntemdir. Çok daha nadiren
kullanılan ve ülkemizde yaygın olmayan yöntemler ise ; servikal kap, vajen
içi fitil ve kremlerdir ve koruyuculukları azdır.
Erkekte tüp bağlanması işlemi ise "Vazektomi"
olarak bilinir. Lokal anestezi eşliğinde ayaktan yapılan çok basit bir
işlemdir. İşlem sonrası cinsel istek veya fonksiyonlarında azalma yaratmaz
ve meni'nin miktarında değişme olmaz. Yine geri dönüşümü olmayan bir
yöntemdir. Erkekleri bu yönteme ikna etmek zordur.
Doğum sonrası veya normalde de hangi korunma metodu kullanılırsa
kullanılsın her türlü adet gecikmesi durumunda öncelikle gebelik
düşünülmelidir. Eğer gebelik testleri ve muayene sonuçlarında gebelik
saptanmazsa adet gecikmesi nedenine yönelik tedavi uygulanmalıdır.
Geri
Spiral
ile ilgili genel bilgiler
Tüplerin
bağlanması
|
|
|
|
|
|
|
e-gebelik.net
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Site içi arama
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
webmaster
|
|
|