|
HPV Enfeksiyonu Ve gebelikte HPV Aşısı
İle İlgili Değişik Yayınlar
|
SERVİKS KANSERİNE KARŞI YENİ AŞILAR:
KALKINMAKTA OLAN DÜNYA
İÇİN BÜYÜK FIRSAT
DSÖ / UNFPA Ortak
Açıklaması
12 Aralık 2006 / Londra, Cenevre
|
Serviks kanserine sebep
olan ‘human papilloma virüs’üne (HPV) karşı yeni aşıların tanıtılması,
gelişmekte olan dünyadaki kadınların sağlığı üzerinde önemli bir etkiye
sahip olabilir. Geçen yıl, büyük çoğunluğu kalkınmakta olan ülkelerde olmak
üzere, 250.000’den fazla kadın serviks kanserinden hayatını kaybetmişti.
Serviks kanseri, kadınlar arasında en yaygın olan ikinci kanser tipidir.
Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre önümüzdeki 10 yıl zarfında sebep olduğu
ölümler yaklaşık %25 artış gösterecektir. 2005’te, %90’ı kalkınmakta olan
ülkelerde olmak üzere, 500.000 yeni serviks kanseri vakası tespit edilmişti.
Tedavi edilmeden bırakılırsa, invazif serviks kanseri neredeyse her zaman
öldürücüdür.
İyi organize edilmiş tarama ve erken tedavi programları, serviks kanserinin
en yaygın görülen tipinin önlenmesinde çok etkili olmuştur. Fakat bu
programlar yüksek maliyetli olup düşük gelirli çevrelerde uygulanmaları
zordur. 2006 yılında, HPV enfeksiyonuna ve ilgili hastalığına karşı koruma
sağlayan bir aşı ruhsat almıştır. Bir diğer aşı da yakında ruhsat
alabilecektir.
Yakında ruhsat almış olan aşı, bütün serviks kanserlerinin yaklaşık %70’ine
sebep olan HPV tipleri 16 ve 18 ile enfeksiyonu önlemekte etkilidir. Aynı
zamanda, genital siğillerin yaklaşık %90’ının sebebi olan HPV tipleri 6 ve
11 ile enfeksiyonu da etkili bir şekilde önlemektedir. Bu ve diğer bir HPV
aşısı, tüm dünyadan ülkelerde, düzenlenmeleri ile ilgili değerlendirme
sürecindedir. Bunlar, iki numaralı kadın katili kanserin elimine edilmesi
için yeni bir fırsat sunabilirler.
DSÖ Sağlık Teknolojisi ve Farmasötikler Genel Direktör Asistanı Dr.Howard
Zucker, “HPV’ye karşı yeni aşılar, eğer etkili bir şekilde verilirlerse,
kalkınmakta olan dünyada yüz binlerce yaşamı kurtarabilirler. Etkili HPV
aşılarının çıkması birkaç sebepten ötürü önemlidir. Ölümcül bir kanserle
savaşa yardım etmektedirler ve önleme-tarama-tedavi üzerine kurulu varolan
kanser kontrol programlarına eklenecek potansiyel bir teknolojidirler”
demiştir.
İlk cinsel aktivite zamanı civarında, başlangıçta kızları hedef almakta olan
ve gelecekte erkeklere de yayılabilecek olan bu aşılar, toplumların
geleneksel olarak erişilmesi güç olan bir segmentine eşsiz bir hitap fırsatı
sunmaktadır: genç adolesanlar. Böylece, çok yüzeyli bir strateji,
adolesanlar için sağlık programlarını kuvvetlendirerek, cinsel ve üreme
sağlığı promosyonu fırsatını kullanmalıdır.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Üreme Sağlığı Bölümü Şefi Arletty
Pinel, “Gelişmekte olan ülkelerde aşının son fiyatının ne olacağını
bilmiyoruz. Fakat, en çok ihtiyaç duyulduğu yer olan en fakir ülkelerde
tanıtılmasının büyük bir sorun olacağı hususundan emin olabiliriz. Serviks
kanserinden ölen kadınların %80’i genellikle fakir ve az hizmet alan
bölgelerde yaşayan kadınlardır. Ödenebilecek fiyatlar ve erişimden en çok
fayda sağlayacak olan da onlar olacaktır” demiştir.
Hem ulusal, hem de uluslararası olarak, sağlık sistemlerini güçlendirmek ve
HPV aşıları satın almak için kaynakları harekete geçirmek, bir öncelik
olmalı ve HPV aşısı tanıtımını finanse etmek için buluşçu yollar
bulunmalıdır. Uluslararası düzeyde, gelişmiş ülkelerde resmi ruhsatlanma ile
bulunabilme arasındaki genel zaman aralığını azaltmak, üzerinde tartışılmış
bir fiyat saptamak ve gelişmekte olan ülkelere destek için yeterli üretim
kapasitesi için ortaklıkların denenmesi gereklidir.
Etkili HPV aşıları tanıtılmasının, çok yaygın bir kanser türünü önlemede
yeni bir araç olmaya ilaveten, genelde sağlık sistemleri için diğer
potansiyel faydaları da vardır. Böyle bir aşının çıkması, bağışıklama,
kanser kontrolü ve cinsel/üreme sağlığı arasında bir sinerji oluşturmaya
yardım edebilir. Aynı zamanda, HIV’e karşı herhangi bir gelecek aşının
tanıtılması için de kıymetli bir tecrübe sağlama potansiyeline sahiptir.
---------------------
AVRUPA’DA HUMAN PAPİLLOMA VİRÜS AŞISI
VERİMLİLİĞİNİ DEĞERLENDİRMEK İÇİN KARŞILAŞTIRILABİLİR
STRATEJİLERE GEREK VAR
K.Soldan (1), J.Dillner (2)
(1) ‘Health Protection Agency Centre for Infections’, Londra, İngiltere
(2) Tıbbi Mikrobiyoloji Departmanı, MAS Üniversite Hastanesi, Lund
Üniversitesi, Malmö, İsveç
Eylül 2006’da, Gardasil
TM (ya da Silgard) adları ile bilinen, Human Papilloma Virüs (HPV) tip 16,
18, 6 ve 11’e karşı quadrivalan bir aşıya, Avrupa Komisyonu tarafından
pazarlama ruhsatı verilmiştir. Bu Avrupa İlaç Ajansı’nın (EMEA) İnsan
Kullanımı İçin Tıbbi Ürünler Komitesi’nin olumlu görüşünü takiben
yapılmıştır.
HPV enfeksiyonu, Avrupa’daki, en sık rastlanan cinsel yolla bulaşan
enfeksiyondur. Belli bazı HPV tipleri, serviks kanserinin (ve servikal
taramanın hedef aldığı, habercisi olan evrelerin) ve ano-genital saha ve
oral kavitenin bazı nadir kanserlerinin sebebi olan ajan olarak
belirlenmiştir. Yayınlanmış çalışmaların bir meta analizi, Avrupa’daki
invazif serviks kanseri vakalarının %70’inin HPV tip 16 veya 18 pozitif
olduğunu bulmuştur. Serviks hastalığının kanser öncesi evreleri yaygındır ve
çoğunlukla zaman içerisinde ortadan kalkarlar. Fakat, tedavi de dahil
onların takibi, tekrar eden taramalar, ve serviks muayenesi (kolposkopi),
kayda değer maliyet ve endişe sebebidir. HPV 6 ve 11, serviks kanseri ile
bağlantılı değildir. Fakat bazı düşük grade’li serviks lezyonları, genital
siğillerin büyük çoğunluğu ve bazı nadir tekrarlayıcı respiratuar
papillomatozis ile alakalıdırlar.
Gardasil aşısı, maya hücrelerinde (Saccharomyces cerevisiae) başlıca HPV
kapsid proteininin (L1) sentez ve kendi kendine toplanması ile üretilen
virüs benzeri parçacıklardan (VLP) oluşmaktadır. Gardasil’e, HPV tipleri 6,
11, 16, ve 18 ile alakalı olan,
yüksek grade
serviks intraepitelyal neoplazileri (CIN grade 2 ve 3),
serviks
kanseri,
yüksek grade
vulvar intraepitelyal neoplaziler (VIN grade 2 ve 3),
dış genital
siğillerin (condyloma acuminata),
önlenmesi için ruhsat
verilmiştir. Aşının etkisini göstermek için 16-26 yaşlarında kadınlarda,
immunogenisitesini göstermek için ise 9-15 yaşlarında kız ve erkeklerde
denemelere girişilmiştir. Erkeklerdeki koruyucu etkisi henüz literatürde
bildirilmemiştir. Fakat, erkekleri de kapsayan daha fazla deneme sonucu
önümüzdeki birkaç yıl içerisinde beklenmektedir.
GlaxoSmithKline tarafından üretilen, virüs benzeri parçacıklardan (VLP)
oluşmuş, HPV tip 16 ve 18 için bivalan bir diğer aşı, halen EMEA tarafından
değerlendirilme sürecindedir. Bu her iki proflaktik aşının, enfekte olmamış
kadınlarda, enfeksiyona, servikal intraepitelyal neoplaziye ve aşı
tarafından hedeflenen HPV tipleri tarafından sebep olunan servikal kansere
karşı çok yüksek bir etkililiği olduğu gösterilmiştir.
Etkili aşıların mevcudiyeti, şimdi, HPV ile ilgili hastalıkların etkili
kontrolü konusundaki kararlara bilgi sağlamak için aşılama stratejileri
tasarlanması ve değerlendirilmesini gerektirmektedir. HPV aşılamasının yarar
ve etkililiği hakkındaki birkaç soru hala değerlendirilme aşamasındadır.
Örneğin, çoğu daha önceden enfekte olmuş olabilecek 26 yaş üzeri erkek ve
kadınlarda hastalığa karşı faydası hakkındaki veri, hala beklenmektedir.
Koruma süresini tanımlamak için aşı programlarının daha uzun bir takibi
gerekmektedir. Ayrıca, aşılamanın, aşı tarafından kapsanmayan HPV tiplerinin
epidemiyolojisi ve hastalık yükü üzerindeki etkisi de belirsizdir. Aşıdaki
tiplerle yakın akraba olan HPV tiplerine karşı çapraz koruma öneren,
denemelerden gelen bazı veriler vardır. Daha çok hastalık nedeni olarak
ortaya çıkacak aşıda bulunmayan tiplerle oluşacak tip yer değiştirmesi
olasılığı, daha sonra değerlendirilmesi gerekecek olan bir kaygıdır. Avrupa
ülkelerinin büyük çoğunluğu, ilk olarak, cinsel olarak aktif olmadan
kızların aşılanmasını düşünecek gibidir.
Servikal tarama ve erken evrede saptanan servikal hastalığı sonlandıran
tedaviler, birçok Avrupa ülkesinde serviks kanseri insidans ve mortalitesini
azaltmakta çok başarılı olmaktadır. Eğer olursa, immün olmayan (ve
olasılıkla daha önceden enfekte olmuş) kadınlar için aşılama başlatıldığı
zaman, taramanın önemli bir önleyici tedbir olarak kalmaya devam etmesi
beklenmektedir. Bu, aşıda bulunmayan HPV tipleri ile ilgili hastalıkların
saptanması için de gereklidir. HPV tipleri 6, 11, 16 ve 18 dışındakiler de
dahil cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların önlenmesi için, daha güvenli bir
cinsel faaliyet, önemli olmaya devam edecektir.
HPV Aşı Programlarının Uluslararası Karşılaştırması Gerekmekte
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ),
küresel olarak standardize edilmiş ve kalitesi garantili HPV aşılaması
izleme sistemlerine doğru yürütülen çabaların bir parçası olarak, Malmö,
İsveç’te bulunan bir küresel referans laboratuvarı ile, bir uluslararası HPV
Laboratuvar Ağı kurmuştur. Laboratuvar Ağı’nın önde gelen görevi, HPV
aşılama programlarının değerlendirilmesini, izlenmesini, HPV enfeksiyonları
ve HPV ile ilgili hastalıkların bildirilmesini, uluslararası
karşılaştırılabilir yöntemler kullanarak, kolaylaştırmaktır. Aşılama
stratejileri, HPV epidemiyolojisi, altyapı, sağlık hizmet maliyetleri
vb.deki farklılıklara bağlı olarak, ülkeler arasında değişiklik gösterecek
gibidir. Yine de, yüksek HPV insidans hızları, aşılama programlarının HPV
enfeksiyonları (aşıda bulunan tipler ve dışındakiler) üzerindeki etkilerinin
aşının başlatılmasından kısa bir süre sonra yapılabilecek, hızlı bir
değerlendirmesini kolaylaştıracaktır. Bunun için, HPV testleri ve
tiplemesinin uluslararası standartları karşılayacak bir kalitede oldukları
garantisi sağlanmalıdır.
HPV aşılama programlarının sağlık etkilerinin orta ve uzun vadeli
değerlendirmeleri için, önde gelen HPV ile alakalı hastalıklar için toplum
tabanlı raporlama sistemlerinin uluslararası standardizasyonuna da ihtiyaç
vardır. Bu sistemler, ideal olarak, aşılama programları başlatılmadan önce
ölçülmüş olan, HPV ile ilgili hastalıkların (aşıda bulunmayan tiplerin sebep
oldukları da dahil) toplam etkisi hakkında bir baz değerlendirme
içermelidirler.
Not: Gardasil aşısı halihazırda, Avusturya, Finlandiya, Almanya, İrlanda,
İsveç ve İngiltere’de ruhsat almıştır. 2006 sonu veya 2007 başlarına kadar
bütün Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde ruhsat almış olacaktır. Ürün, Gardasil
adı ile, Sanofi Pasteur MSD tarafından, 19 Avrupa ülkesinde (15’i AB ülkesi)
pazarlanacaktır. Bazı orta ve doğu Avrupa ülkelerinde ise, Merck Sharp &
Dohme tarafından Gardasil veya Silgard olarak pazarlanacaktır.
(Kaynak: Refik Saydam Hızıssıhha Merkezi
http://www.hm.saglik.gov.tr)
---------------------
SERVİKS KANSERİ
KONTROLÜ ÇALIŞMALARI ve HPV AŞISI
Serviks kanseri dünya genelinde kadınlar arasında ikinci sıklıkta görülen
bir kanser türüdür. Avrupa’da her yıl 50 bin, dünyada ise 500 bin kadına
serviks kanseri tanısı konmakta, Avrupa’da yılda 25 bin, dünyada da 250 bin
kadın bu nedenle ölmektedir. Serviks kanseri nedeni ile olan ölümleri
azaltmak bakımından birincil-ikincil ve üçüncül korunma yaklaşımları
bilinmektedir. Bunlar arasında uzun zamandan beri başarı ile uygulanmakta
olan servikal yayma yöntemi ile tarama çalışmalarının büyük önemi vardır.
Serviks kanseri kontrolü çalışmaları bakımından 2006 yılı “Human Papilloma
Virus” (HPV) aşısının onaylandığı tarih olarak anımsanacaktır. Bu yazıda
serviks kanseri kontolü bakımından bilinen yöntemler ve dünya gündemine yeni
girmiş olan HPV aşısı ile ilgili görüşler ifade edilecektir.
SERVİKS KANSERİ SIKLIĞI
Serviks kanseri kadınlarda meme kanserinden sonra ikinci sıklıkta görülen
kanser türüdür. Uzun zamandan beri başarılı bir şekilde uygulanmakta olan
sitoloji taraması çalışmaları ile çok sayıda ülkede serviks kanseri
morbidite ve mortalitesinde dikkat çeken azalmalar sağlanmıştır. Tarama
çalışmalarının yaygın olarak uygulandığı gelişmiş ülkelerde başarı daha
belirgindir. Gelişmekte olan ülkelerde tarama çalışmaları sistematik ve
yaygın şekilde yapılamamakta, bunun sonucu olarak da bu ülkelerde serviks
kanseri hala çok sayıda ölümlere yol açmaktadır. Günümüzde serviks kanseri
nedeni ile olan ölümlerin %90 kadarı gelişmekte olan ülkelerde meydana
gelmektedir.
Avrupa’da doğu Avrupa ülkeleri ile Balkan ülkelerinde serviks kanseri
insidansı yüksektir. Bu ülkelerde yıllık insidans yüzbinde 24-40
arasındadır. Buna karşılık batı ve kuzey Avrupa ülkelerinde yıllık insidans
yüzbinde 16 ve daha altındadır. Dünyada ise Afrika ülkeleri ve Hindistan ile
orta ve güney Amerika ülkeleri hastalığın sık görüldüğü bölgeler olarak
bilinmektedir. Bu ülkelerin bazılarında yıllık serviks kanseri insidans hızı
yüzbinde 90 hatta daha üzerindedir.
Erken tanı çalışmalarının başarı ile yürütüldüğü ülkelerde serviks kanseri
mortalite hızı çok düşüktür. Bu değer Finlandiya’da yüzbinde 1.1’dir.
Mortalite hızının düşük olduğu ülkeler arasında İsviçre, İzlanda ve İtalya
gibi ülkeler sayılabilir. Türkiye yüzbinde 2.4 değeri ile mortalite hızı
düşük olan ülkeler arasında yer almaktadır.
Bazı ülkelerdeki serviks kanseri mortalite hızları Tablo 1’de
görülmektedir.
Tablo 1. Bazı Ülkelerde Serviks Kanseri Mortalite Hızı (GLOBOCAN, 2002)
Ülke adı |
Ölüm sayısı |
Mortalite hızı
(yüzbin kadın
yılı) |
Ülke adı
|
Ölüm sayısı
|
Mortalite hızı
(yüzbin kadın
yılı)
|
Finlandiya |
61 |
1.1 |
Romanya |
2094 |
13.0 |
İtalya |
1090 |
2.0 |
Sırbistan |
815 |
10.1 |
İzlanda |
4 |
2.0 |
Litvanya |
283 |
10.0 |
Yunanistan |
210 |
2.1 |
Arnavutluk |
146 |
9.8 |
Hollanda |
305 |
2.3 |
Bosna-Hersek |
227 |
8.0 |
İspanya |
775 |
2.3 |
Bulgaristan |
506 |
8.0 |
İsrail |
82 |
2.3 |
Kazakistan |
729 |
7.9 |
Türkiye |
726 |
2.4 |
Kırgızistan |
186 |
7.9 |
İsveç |
248 |
2.7 |
Latvia |
166 |
7.9 |
Malta |
9 |
2.7 |
Moldova |
220 |
7.8 |
Azerbaycan |
113 |
2.8 |
Makedonya |
99 |
7.6 |
İngiltere |
1430 |
2.9 |
Macaristan |
555 |
7.2 |
|
|
|
|
|
|
|
Ülkemizde serviks kanseri yıllık insidansı yüzbinde 8 olarak
bildirilmektedir. IARC Globocan kaynağına göre 2002 yılında Türkiye’de
kadınlarda görülen 27 755 kanser olgusunun 1364 tanesi (%4.9) serviks
kanseridir. Aynı kaynağa göre 2002 yılında kanser nedeniyle ölen 17 768
kadından 725 tanesinin (%4.1) ölüm nedeni serviks kanseridir. Bu değerlerle
serviks kanseri Türkiye’de kadınlardaki kanserlerde hem insidans olarak hem
de ölüm nedenleri arasında 8. sırada gelmektedir. Kanser kayıt
çalışmalarının daha başarılı olduğu 8 ilden elde edilen bilgilere göre
serviks kanseri yıllık insidans hızı yüzbinde 5 olup bütün kanserler
arasında serviks kanseri 9. sırada yer almaktadır.
HPV ENFEKSİYONU VE SERVİKS KANSERİ KONTROLÜ
ÇALIŞMALARI
Serviks kanserinin, human papilloma virus (HPV)’un onkojenik türleri
tarafından meydana getirildiği bilinmektedir. HPV enfeksiyonu cinsel yolla
bulaşan bir hastalıktır ve üreme organlarının en sık görülen viral
enfeksiyonudur. Serviks kanseri vakalarının pratik olarak %99’u HPV
enfeksiyonu ile ilişkilidir. Virusun erkekte ve kadında kanser oluşumuna
(penis, vulva, vajina iç yüzü, serviks, anüs, rektum) yol açan 40 türü
vardır ve bunlar arasında 16 ve 18 numaralı genotipleri serviks, vulva,
vajina ve penis derisi kanserleri yönünden en fazla potansiyeli olan
türleridir. Ayrıca düşük riskli türler olan HPV 6 ve HPV 11 genotipleri de
düşük dereceli servikal displazilerin önemli bir bölümünün ve genital
siyillerin (wart) %90 kadarının nedeni olarak bilinmektedir.
HPV enfeksiyonu en fazla 16 ile 20 yaşlar arasında görülür. Enfeksiyon
çoğunlukla kendiliğinden iyileşir, ancak bazan tam olarak iyileşmez (persistent
infection) ve servikste prekanseröz lezyonların oluşumuna yol açabilir. Bu
durum uygun şekilde tedavi edilmezse 20-30 yıllık bir süre içinde serviks
kanserine dönüşür. İnatçı (persistan) enfeksiyon döneminde prekanseröz
lezyonların saptanması serviks kanserinden korunma bakımından çok önemlidir
ve uzun yıllar boyunca en temel koruyucu yaklaşım olarak uygulanmıştır.
HPV bulaştırıcılığı yüksek olan bir virustur. Enfeksiyon sıklığı cinsel
yaşamın başlamasını izleyen yıllarda hızla artar. HPV enfeksiyonundan sonra
serviks kanseri gelişmesi bakımından immün süpresyon, multiparite, genç
yaşta doğum yapma, sigara kullanımı, uzun süreli hormonal kontraseptif
kullanımı ile cinsel yolla bulaşan diğer bazı hastalıkların (chlamidia
trachomatis ve herpesvirus simplex 2 enfeksiyonu) olması etkili olmaktadır.
Çoğu
kanserde olduğu gibi serviks kanserinde de erken tanının yaşam süresi ile
yakın ilişkisi vardır. Preinvazif olgularda 5 yıllık yaşam yüzdesi 100
olurken bu değer erken lokalize tümörlerde %92, lokal yayılım durumunda %49,
uzak metastaz durumunda ise %15 dolayındadır.
Serviks kanseri kontrolü konusunda Papanicolau tarafından 1940 yılında
kullanıma sokulmuş olan sitolojik tarama yöntemi uzun yıllardan beri başarı
ile uygulanmaktadır. Bu konudaki en başarılı ülke örneklerinden birisi
Finlandiya olup, bu ülkede 1960’lardan itibaren başlatılmış olan kapsamlı
tarama çalışmaları sonucunda 1970’lerden itibaren serviks kanseri insidans
ve mortalite değerlerinde belirgin azalmalar sağlanmıştır. Bugün için
Finlandiya’da serviks kanseri yıllık insidans hızı yüzbinde 4, mortalite
değeri ise yüzbinde 1.0 düzeyindedir.
HPV
AŞISI
Uzun
zamandan beri sürdürülen çalışmalar sonucunda HPV aşısı 2006 yılında
onaylanmış ve kullanıma sunulmuştur. Toplumda HPV’nin onkojenik türlerinin
yaygınlığına bağlı olarak aşının HPV enfeksiyonlarını %65-76 oranında
önlediği kanıtlanmıştır. Öte yandan aşı, HPV tip 16 ve 18 tarafından meydana
getirilen prekanseröz servikal lezyonların önlenmesinde %100 başarılıdır.
HPV aşısı serviks kanserinden korunma konusunda yeni bir açılım getirmiştir.
Aşı, rekombinan teknoloji kullanılmak suretiyle virüse benzer parçacıklardan
(virus-like particles) üretilmektedir. Halen iki tür aşı mevcuttur.
Bunlardan birisi (Gardasil) kuadrivalan aşı olup yüksek riskli olan HPV 16
ve 18 genotipleri ile düşük riskli HPV 6 ve 11 genotiplerini içermektedir.
Diğeri ise bivalan aşıdır (Cervarix) ve yalnızca yüksek riskli genotiplerden
(HPV 16 ve 18) hazırlanmıştır.
Aşının uygulanma şekli, 6 aylık süre içinde 3 kez 0.5 ml. intramuskuler
enjeksiyon yapılmasıdır. Enjeksiyon yerinde kızarıklık, şişlik ve ağrı
olabilmektedir. Bu belirtiler geçicidir. Geniş çaplı toplumsal çalışmalarda
her iki tür aşının da HPV 16 ve 18 genotipleri tarafından meydana getirilen
prekanseröz lezyonlar bakımından %100 koruma sağladığı kanıtlanmıştır. HPV
16 ve 18 genotipleri ile önceden enfekte olmuş kadınlarda meydana gelen
prekanseröz lezyonların önlenmesi konusunda aşının yararlı etkisi
saptanmamıştır. Daha önce enfeksiyonu almış olan kişilerin tedavisi yönünden
de aşının yararlı etkisi yoktur.
HPV
aşısı serviks kanserinin önlenmesi bakımından yeni bir açılım getirmiş
olmakla birlikte aşı konusunda bazı noktaların irdelenmesi gereklidir.
(a)
Aşının
maliyeti: HPV aşısı diğer koruyucu aşılarla karşılaştırıldığında pahalıdır.
Bir dozun fiyatı 100 doların üzerindedir. Uygulamanın 3 doz olarak yapılması
gerektiği dikkate alındığında HPV aşısının bütün toplumlarda yaygın olarak
kullanıma girmesi olasılığı yüksek görülmemektedir. Bu durumda aşıya
ulaşabilirlik ve aşının kullanımı bakımından “eşitlik-hakçalık” (equity)
konusu tartışmaya açık olmaktadır.
(b)
Aşının
koruyuculuk düzeyi: Aşı, HPV türlerinden serviks kanseri meydana getirme
riski olan genotiplerinden hazırlanmıştır. Bu yüzden bütün HPV
enfeksiyonlarından korunma sağlaması beklenemez. Çalışmalar aşının HPV
enfeksiyonlarının %65-76’sından korunma sağladığını ortaya koymaktadır.
Çapraz reaksiyonlar da dikkate alındığında koruyuculuğun %85 düzeyine kadar
çıkabildiği de ifade edilmektedir. Bu durumda aşının, HPV enfeksiyonlarının
%15-30’luk bir bölümü için koruma sağlamadığı düşünülebilir.
(c)
Aşının
koruyuculuk süresi: Aşının koruyuculuk süresi henüz net olarak ifade
edilmemekle birlikte en az 5 yıl süre ile koruma sağladığı bilinmektedir. Bu
konuda kuzey Avrupa ülkelerinde geniş çaplı çalışmalar sürdürülmektedir.
Bugüne kadar yapılan izleme çalışmalarının sonuçlarına göre bivalan aşı ile
aşılananlarda 54 ay sonunda, kuadrivalan aşı ile aşılananlarda da 60 ay
sonunda yeterli immün cevabın sürmekte olduğu saptanmıştır.
(d)
Aşının
uygulanacağı hedef kitle: HPV aşısının lisansı 9-26 yaşlar arasındaki genç
kızlara ve kadınlara yapılmak üzere alınmıştır. Çalışmalar serokonversiyonun
bütün yaş gruplarında üst düzeyde olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte
küçük yaşlarda, 15 yaşın üzerindeki kişilere göre daha fazla immün cevap
alınmaktadır. Bu açıdan, ülkelerin hedef kitle olarak farklı yaş gruplarını
belirleyebileceği düşünülmektedir. Öte yandan HPV enfeksiyonu erkeklerde de
görüldüğünden, aşının yalnızca kız çocuklara yapılmasının yeterli olup
olmayacağı, aynı yaş grubundaki erkeklerin de aşılanmasının gerekliliği
tartışma konusudur.
(e)
Aşının
uygulanma kolaylığı: HPV enfeksiyonu cinsel yolla bulaştığı için aşının
cinsel yaşamın başlamasından önceki dönemde, yani ergenlik öncesi dönemde
uygulanması gerekmektedir. Bu yüzden HPV aşısının yapılabilmesi özel bir
aşılama yaklaşımına gereksinim göstermektedir. Aşı uygulaması bebeklik
aşıları ile veya okul aşıları içinde yapılıyor olsa uygulanması daha kolay
olabilirdi.
(f)
Aşının
toplum tarafından kabul edilmesi: HPV aşısının hedef grubu çocuklardır. Bu
nedenle aşının anne-babalar tarafından benimsenmesi ve çocularına
yaptırmaları gerekmektedir. Öte yandan HPV enfeksiyonu olasılığının birden
fazla cinsel partner olması ile ilişkisi de bilinmektedir. Bu durum
ailelerin kız çocuklarını aşılatmaları konusunda çekiniklik yaratabilir.
(g)
Aşının
sitolojik tarama çalışmalarını zayıflatma olasılığı: HPV aşısı genç kızlara
uygulanacaktır. Oysa yetişkin yaşlarda serviks kanseri bakımından rsik
altında olan çok sayıda kadın vardır. Kanserden koruyan bir aşı düşüncesinin
topluma mal olması, bugün risk altında olan kadınların tarama çalışmalarına
katılımı bakımından olumsuz etki yapabilir. Özellikle, önceden HPV
enfeksiyonunu almış olan kadınlarda aşının herhangi koruyucu etkisi olmadığı
dikkate alındığında, risk altındaki kadınlar için tek korunma yöntemi olan
sitolojik tarama çalışmalarının aksatılmadan sürdürülmesi çok önemlidir.
SONUÇ
Hastalıklardan korunma konusunda birincil korunma yaklaşımları daha
başarılıdır ve daha doğru olan yaklaşımdır. Birincil korunma çalışmaları
arasında aşı ile korunulabilen hastalıklar en çok bilinen örneklerdir. Bu
açıdan değerlendirildiğinde HPV aşısının geliştirilmiş olması çok önemlidir.
Uygulama ve maliyet konusunda bugün için tartışılan güçlüklerin aşılması
durumunda HPV aşısının yaygın olarak kullanıma girmesi beklenir. Ancak,
aşının çocuk yaştaki kişilere uygulanacağı ve bu kişileri gelecekte serviks
kanserine karşı koruyacağı, bugün yetişkin yaşta olup serviks kanseri
bakımından risk altında olan kadınlara yönelik herhangi korunma
sağlamayacağı unutulmamalıdır. Bu nedenle çocuklara yönelik olan aşı
uygulamalarının yanında, bugün yetişkin yaşta olan kişilerin korunması
bakımından en geçerli yaklaşımın sitotojik tarama yöntemi olduğu ve tarama
çalışmalarının yaygınlaştırılması gereği üzerinde durulmalıdır.
Kaynak:
Halk
Sağlığı Uzmanları Derneği Teknik Raporları No: 03 / 2007
Prof. Dr. Dr. Nazmi Bilir
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Halk Sağlığı AD
---------------------
HUMAN PAPİLLOMAVİRUS ENFEKSİYONLARI VE
KORUNMA
Human
papillomavirus çift sarmallı bir DNA virüsüdür ve genital siğillerin veya
kondiloma aküminatanın en sık sebebidir. HPV yüzün üzerinde değişik virüs
tipinin bulunduğu bir virüs ailesinin adıdır. Mukozal ve kutönöz olarak iki
ana gruba ayrılır. Bu aileden otuzun üzerinde virüs cinsel yolla
bulaşmaktadır ve kadın ve erkekte penis, vulva, anus, serviks ve rektumda
deride enfeksiyona yol açar. En sık HPV tip 6 (HPV-6) ve HPV tip 11 (HPV-11);
daha az sıklıkla HPV tip 16 (HPV-16) ve HPV tip 18 (HPV-18) enfeksiyona
neden olmaktadır. HPV ile enfekte kişilerin çoğunda belirti görülmez ve
enfeksiyon hastalığa neden olmadan kaybolur.
Tüm dünyada yaklaşık 20 milyon kişinin HPV ile enfekte olduğu tahmin
edilmektedir. Cinsel aktivitesi olan kadın ve erkeklerin en az % 50’ si
yaşamlarının bir döneminde genital HPV enfeksiyonu geçirecektir. Elli
yaşındaki kadınların en az % 80’ ine genital HPV enfeksiyonu tespit
edilebilir.
Genital human papillomavirus (HPV) enfeksiyonları cinsel yolla bulaşan
hastalıklar (CYBH) arasında görülme sıklığı ve sonuçları nedeniyle önemli
bir yer tutmaktadır. Adolesan ve genç kadınlarda yapılan çalışmalarda
HPV’nin cinsel yolla bulaşma hastalıkların en sık sebebi olduğu rapor
edilmektedir. Moscicki ve arkadaşlarının yine aynı yaş gruplarında yaptığı
çalışmada cinsel olarak aktif kişilerde % 20.7 oranında HPV DNA pozitifliği
tespit edilmiştir. Bazı araştırıcılar bu oranı % 33.0 olarak bildirmektedir.
HPV ile enfekte olan kadınların % 80’ninde erkek partnerlerinde de HPV
bulunmaktadır.
Siğil özellikle okul çağı çocuklarda % 50 oranında prevelansa sahip yaygın
bir enfeksiyondur.
“Respiratuvar papillomatosis” larinks ve diğer solunum yollarında genellikle
2-5 yaş çocuklarda görülen nadir bir tablodur. Bazı hastalarda
obstruksiyona bağlı olarak solunum sıkıntısı, ses değişikliği, anormal
ağlama görülebilir.
“Epidermodisplazia verrusiformis” yaşam boyu devam eden hücresel bağışıklık
sistemi eksikliği olan hastalarda görülen nadir bir hastalıktır. Enfekte
kişilerin üçte birinde malign değişiklikler görülür.
İnkübasyon periyodu kesin bilinmemekle birlikte 3 ay ile birkaç yıl arasında
değişmektedir. Doğumda enfekte olan bebeklerde yıllarca herhangi bir belirti
oluşmayabilir.
Genital HPV enfeksiyonları çoğunlukla cinsel temas ile bulaşmaktadır. Pek
çok HPV enfeksiyonu klinik bulgu vermediği için enfeksiyonun yayılma riski
daha fazladır. Hamile kadınlar doğum esnasında bebeklerine virüsü
bulaştırabilirler. Bu bebeklerde nadiren boğazda ve solunum yollarında
siğiller oluşabilir.
Klinik bulgular
Enfekte kişilerin büyük çoğunluğunda semptom görülmez. Virüs deride yada
mukozada yaşayabilir. Bazı insanlarda genital siğil yada serviks, vulva,anus
yada peniste prekanseröz lezyonlar oluşabilir.
Genital siğiller yumuşak, nemli, pembe, bazen ciltten kabarık bazen de düz,
tek yada çok sayıda lezyonlardır. Enfekte kişi ile temastan haftalar yada
aylar sonra oluşurlar. Son dönemde tanımlanan “sub-klinik HPV”
enfeksiyonlarında lezyonun kolposkopide % 3- % 5 asetik asitle görünür
kılınması yada tanı için sitolojik çalışmalara gerek duyulmaktadır.
HPV enfeksiyonlarının genital kanserlerle olan ilişkisi bilinmektedir. HPV
antijenleri ve DNAsı servikal kanserli hastalarda başlangıç lezyonu olan
intraepitelyal neoplazilerde tespit edilmiştir. Ayrıca anal, vulvar, vajinal
ve penil kanserlerde alınan biyopsi örneklerinde de HPV DNA’ sı bulunduğu
bildirilmektedir.
Cinsel istismara maruz kalan çocuklarda genital siğil gelişim riski tam
olarak aydınlatılmamıştır. Ancak, 1976 yılında yapılan bir çalışmada
çocuklarda görülen genital siğillerin % 50’ sinde cinsel istismar bulunduğu
bildirilmiştir. Çocuklardaki papillomaların % 75’i 5 yaşın altında
görülmektedir. Üç yaşın altındaki vakalarda neden genellikle anneden geçen
virustür ancak son derece seyrektir, daha büyük çocuklarda ise cinsel
istismar düşünülmelidir.
Tanı:
HPV enfeksiyonu kadınlarda genellikle Pap testi ile tanımlanır. Bu test
servikal kanserler ve serviksteki pre-kanseröz değişiklikler için
uyarıcıdır. Yaymada balon hücrelerinin görülmesi HPV enfeksiyonu için
tipiktir. Ülkemizde yeterli sayıda yapılması kadınların jinekoloğa
müracaatinin azlığı ve yeterli patoloji laboratuvarı bulunmaması nedeniyle
şu anda mümkün değildir. Ayrıca dokuda HPV DNA’sını saptayan testler de
mevcuttur. Elektron mikroskopi ile de tanı mümkünse de, yaygın olarak
kullanılmamaktadır.
Tedavi:
Tedavide esas genital siğillerin çıkarılmasıdır. Pekçok hastada tedavi
öncesi siğilsiz dönem sağlanabilmektedir. Ancak bazı vakalarda tedaviye
rağmen siğilin tekrarladığı ve sayıca arttığı gözlenmektedir. Genital
siğillerin salisilik asit ve podofillum gibi ilaçlarla lokal tedavisi de
bazı merkezlerde uygulanmaktadır.
Önleme:
HPV enfeksiyonlarının temel nedeni cinsel ilişkidir. Cinsel yolla bulaşan
diğer hastalıkların aksine, prezervatif korunmak için çok etkili bir yol
değildir, çünkü prezervatifin dışında kalan deriden virus kolaylıkla
bulaşabilir. Cinsel ilişkiye başlayan kadınlarda prezervatife rağmen % 70
oranında HPV enfeksiyonu geliştiği bildirilmektedir. En etkili korunma
yöntemi aşılamadır.
Papilloma virus enfeksiyonlarını ve buna bağlı olarak kadınlarda görülen
servikal kanserleri önlemek için 2 farklı HPV aşısı geliştirilmiştir:
Gardasil® ve Servarix®.
Gardasil®:
Aşının amacı esas olarak servikal kanserleri önlemektir. Servikal
kanserlere en sık (% 70) neden olan tip16 ve tip18 HPV ve genital siğillerin
% 90’ına neden olan tip 6 ve tip 11 HPV antijenlerini içerir. Rekombinan
yolla elde edilmiş bir aşıdır. Virusun dış membran proteinini içerir.
İçeriğinde timerosal yoktur.
A.B.D.’nde servikal kanserleri ve ayrıca genital siğilleri önlemek üzere
Gardasil® ruhsat almıştır. Bu aşının servikal kanserlerde % 70, genital
siğillerde ise % 90 oranında koruyucu olduğu bildirilmektedir. Aşı 9-26 yaş
arasındaki kadınlarda kullanım için onay almıştır.
Aşı esas olarak, 11-12 yaşındaki kızlara önerilmektedir. Daha önce
aşılanmamış 13-26 yaşındaki kızlara da önerilir. Aşılanan kişi daha önce
aşının içerdiği HPV tipleri ile enfekte olmuşsa aşı etkili olmayacaktır. Bu
nedenle ilk cinsel ilişkiden önce aşılama son derece önemlidir.
Gardasilin 0, 2, 6. ay şeklinde uygulanması önerilmektedir. Aşının
enjeksiyon yerinde ağrı dışında önemli bir yan etkisi yoktur.
Cervarix®:
HPV’ye bağlı servikal kanserlerin % 70’ine neden olan tip16 ve tip18
HPV antijenlerini içeren rekombinan bir aşıdır. Temel amaç servikal
kanserleri önlemektir. Aşının uygulama şeması, ilk dozdan itibaren 0, 1 ve
6. aylar olarak önerilmektedir. Primer hedef grup adolesanlardır.
Cervarix® EMEA’dan onay almıştır. FDA onayı için de incelemeler devam
etmektedir.
Aşılanan kadınlarda da düzenli servikal kanser taraması gerekir, çünkü aşı
bütün HPV tiplerini içermez.
Aşının koruyuculuğunun şimdilik en az 5 yıl devam ettiği bilinmektedir. Tam
koruyuculuk süresinin belirlenmesi için aşılanan kişilerin daha uzun süre
izlenmesi gerekir.
Aşıdan önce Pap veya “smear” testi yapıp aşıya gereksinim olup olmadığını
test etmek gereksizdir.
Aşının erkeklere uygulanmasının yararlı olabileceği düşünülmektedir. HPV’ye
bağlı penil ve anal kanserlerde etkili olabilir, ancak henüz bu konuda
öneriler geliştirilmemiştir. Gebelerde teratojenite ile ilgili bir bulgu
olmasa da, kullanılması önerilmemektedir.
Kaynak:
www.asicalismagrubu.org
Dr. İnci Yıldırım.
Geri
Smear
testi nedir
HPV
aşısı, Gardasil Kullanımı
HPV
Nasıl Bir Virüstür? Tanı Ve Tipleme
Jinekolojik
kanserler
Kondilom,
HPV Resimleri Görüntüleri
Kondülom
Tedavisi Ve Takibi
Leep,
Konizasyon Yöntemi, Ameliyatı
Gebelerde
(Hamilelerde) Molloskum Kontagiozum
Hafta
Hafta Gebelik
|
|
|